7 Ekim 2020 Çarşamba

Öğretmen ve Öğrenciler İçin Görüntülü Çevrim İçi Etkileşim Yorgunluğu İle Baş Etme

 

Covit-19 virüsü kaynaklı salgın hastalık nedeni ile dünyanın dört bir yanındaki okullar ve üniversiteler, öğrencileri ile uzaktan öğrenme, etkileşim ve işbirliği yapabilme için çeşitli video konferans veya canlı ders platformlarını kullanmaya yönelmek zorunda kaldı.  Bu dijital platformlar sağlık güvenliğini koruyarak eğitim öğretimi sürdürmeyi sağlarken öğretmen ve öğrencilerde “ekran yorgunluğu ya da dijital yorgunluk” adı verilen sorunu ortaya çıkardı. Aslında buna “görüntülü çevrim içi etkileşim yorgunluğu” demek daha tanımlayıcı olabilir. Bu kavram yaygın kullanılan bir platformun adıyla birleşerek “Zoom yorgunluğu” olarak tanımlandı. “Zoom yorgunluğu” olarak bilinen ve Skype veya Facetime gibi görüntülü konuşmayı mümkün kılan herhangi başka bir platformda da yaşanan tükenmişlik hali olarak National Geographic’te yayınlanan Julia Sklar’ın makalesi ile gündeme geldi (Fırat, 2020). Bu yorgunluk gün boyunca çok sayıda canlı video derse katılmaktan kaynaklı hissedilen bir durum olarak ortaya çıktı. Ortaya çıkmasında ders ya da etkinliğe katılmayı güçleştiren dikkat dağıtıcı şeyler, uzun süre aynı ortamda oturmak ve uzun süreli hareketsiz kalma kaynaklı fiziksel yorgunluk başlıca nedenlerdir (Umayam, 2020). Fiziksel yorgunluk boyun / omuz sertliği, göz yorgunluğu, bacak ve baş ağrıları şeklinde kendini göstermektedir. Öte yandan canlı etkinliklerin sayısı ve süresine paralel olarak dinlemek, izlemek, not almak bunları zihinsel olarak işlemenin getirdiği bilişsel yük kaynaklı zihinsel yorgunluk da göz ardı edilmemelidir. Bu yorgunluk biçimi öğretmen ve öğrencilerin başa çıkmak durumunda oldukları yeni bir gerçeklik olarak kendini göstermeye başlamıştır. Yine Saint Louis Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde tıp profesörü olan Dr. Nigar Kirmani'ye göre, "görsel içeriğe ve videolara konsantre olmak göz yorgunluğuna ve baş ağrısına neden olabilir." Çevrim içi etkinlikler kameranın açık olduğu durumlarda çoğunlukla kameradan kendini izleme eğilimi, çevrim içi söz alma ve katılım sırasında duyulan kaygılar da bu yorgunluğu derinleştirebilmektedir. ( Qalbani, 2020). Erişim ve bağlantı problemleri ile nitelikli ses ve görüntü sağlamayan bağlantılar bu yorgunluğu arttırabilmektedir. BBC'ye verdiği bir röportajda Insead'de doçent olan Gianpiero Petriglieri ekran yorgunluğu, zoom yorgunluğunda en temel nedeni bir video etkileşiminin yüz yüze sohbetten daha fazla odaklanma gerektirdiğini vurgulamıştır. Görüntülü etkileşimlerde yüz ifadeleri, sesin tonu ve perdesi ve vücut dili gibi sözlü olmayan ipuçlarını ve bunların beraberindeki duyguları doğal etkileşimde olduğu gibi ekrandan almak mümkün değildir. Bu nedenle konuşulanları sözel olamayan ipuçları olmadan işlemek için daha çok çaba harcamak, bunlara daha fazla dikkat etmek çok fazla enerji tüketir. Yüz ifadeleri ve jestler net olarak görülemediğinde, konuşulan kelimelere daha güçlü bir bağımlılık ve dikkat yorucu olmaktadır. Bunun yanı sıra internet bağlantısı ne kadar iyi olursa olsun görüntü ve sesin 1-2 saniye gecikmeli gelmesi de izlenenlerin işlenmesi için gerekli bilişsel çabayı arttırmaktadır. Ayrıca bu gecikmeler yanlış ya da eksik empati kurmaya neden olabilir. Bütün bunlar ekstra zihinsel çaba anlamına gelmektedir. Bu çaba ekran yorgunluğunun önemli ölçüde zihinsel yorgunlukla ilgili olduğunu göstermektedir.

Görüntülü çevrim içi etkileşim yorgunluğunun yukarıda sayılan nedenlerine ek olarak Gianpiero Petriglieri’nin vurguladığı bir diğer konu da salgın dönemine özgü sosyal, duygusal nedenleridir. Görüntülü etkileşimler, salgın nedeni ile geçici olarak yüz yüze görüşemediğimiz insanları hatırlatarak üzüntü sebebi olabilmektedir. Örneğin, bir öğrenci sınıf arkadaşını çevrimiçi olarak her gördüğünde, okulda beraber olmaları gerektiğini hatırlayarak şimdiki halden bunaltı duyabilmektedir (Jiang, 2020)

Görüntülü çevrim içi etkileşim yorgunluğunun; fiziksel yorgunluk, kaygı, dikkat ve odaklanma sorunları, bilgiyi işleme ve hafızada saklama eksiklikleri, ev içi ajitasyon (aile üyelerine sinirlenmek, saldırmak), genel üretkenlik kaybı, teknolojilere karşı genel korku ve üzüntü hissi gibi belirtileri olabilmektedir (Birkemeier, 2020).

Görüntülü çevrim içi etkileşim yorgunluğu ile baş etmek için neler yapılabilir (Castaneda, 2020; Ashworth, 2020; Khan, 2020; Kaliouby, 2020; Venugopal, 2020; ADJET, 2020):

Ekran yorgunluğu, zoom yorguluğu ya da bitkinliği her nasıl tanımlanırsa tanımlansın böyle bir gerçeklik olduğunu kabul etmek ve bununla baş etmeye yönelik etkinlikler yapmak gereklidir. Ancak böyle bir yorgunluk sebebi ile bu türlü dijital etkileşimleri tamamen kötülemek ve şeytanlaştırmak doğru değildir. Bu tür etkileşimlerin öğrenmeye sağladığı katkıları da unutmamak gerekir. Öte yandan bunu herkes için genellememek,  söz konusu yorgunluğu yoğun yaşayanlar olabileceği gibi hiç yaşamayanlar olabileceği ya da her bireye özgü farklı düzeylerde yaşanabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

Görüntülü etkileşimlerde yüz ifadeleri, sesin tonu ve perdesi ve vücut dili gibi sözlü olmayan ipuçlarını ve bunların beraberindeki duyguları doğal etkileşimde olduğu gibi ekrandan almak mümkün olmadığı için bu türlü duyguların konuşulması ve dile getirilmesini sağlamak gerekebilir. Görüntülü etkileşimlere imkan veren platformların bu sınırlılığı aşabilmek için “yapay duygusal zeka (Emotion AI)” diye tanımlanabilecek çabalar içinde oldukları gözlenmektedir. Yapay duygusal zeka temelde insan duygularını ve karmaşık bilişsel durumlarını, yüz ve ses tonu işaretlerinden anlayabilen yazılımlar ile insanların birbirlerini daha iyi anlayabilesini hedeflemektedir. Çevrim içi bir etkinlikte konuşurken, insanların dikkatlerini verip vermediklerini, sıkılıp sıkılmadıklarını ve şakalara gülüp gülmediklerini anlamaya yardımcı yazılımlardan söz edilmektedir. Bunlar ekranların bu yorucu yönüne ne kadar çare olacak bunu zaman gösterecektir. Ancak bu yazılımlar gelişene kadar çevrim içi ortamlarda duyguların ifade edilmesi, çevrim içi duygu geri bildirimlerine yer ve fırsat vermek etkili olabilir.

Ders sunumlarını kısa tutmak (30 dakikalık oturumlar önerilmektedir) ve uygun miktarlarda ara vermek etkili olacaktır. Okulların yeniden kademeli ve seyreltilmiş olarak açılması yüz yüze eğitimin çevrimiçi eğitim ile birlikte uygulanması bu yorgunluğu azaltıcı etki yapacaktır.

Duraklamalı sunumlarla bilişsel yükü hafifletmek ( Belli bir içerik, tanım vb verildikten sonra, burada bir duralım bunun üzerinde bir düşünelim, bununla ilgili küçük notlar alalım, şimdi şuradan devam edelim şeklinde yapılabilir). Öğretmen materyalini sunarken veya soruları yanıtlarken öğrencilere serbest, yapılandırılmamış notlar almalarını önermelidir. Serbest yazma biçimindeki bu notların öğrencilerin önemli kavramları aktif olarak dinlemelerini, kavramalarını ve bilgilerin hafızada kalıcılığını sağlar. Hatta öğrencilere dinlerken çizmesi veya karalaması için bir karalama defteri sağlamanın bile yararlı olabileceği söylenmektedir.

Kameraların çoğunlukla kapalı olması ve gerektiğinde açılmasını sağlamak (Çünkü kişinin ekranda sürekli kendini izlemesine neden olabilir.  Kendini izleme iyi göründüğümden ve arka plandaki odamın dağınık görünüp görünmediği ile ilgili de olabilir. Bütün bunlara yanlış bir görüntü vermeme, bir şeyleri yanlış yapmama kaygısı da eklenebilir. Bu hem içeriğe odaklanmayı zorlaştırabilir, hem de sürekli ekrana bakmak gerektiği hissini verdiği için yorgunluğu arttırabilir). Ekrandaki uyaranları sınırlamak anlamına gelir.

İzlediğimiz ekranla aramıza belli bir mesafe koyma ( bu da yaklaşık 30 cm’dir)  göz yorgunluğunu azaltabilir. Bu mesafe aynı zamanda günlük yaşamdaki mahrem mesafeye yakındır. Ekranda ders anlatanla da bu mesafede kalmak iyi hissettirebilir.

Çevrim içi ders ve etkinliklerde cep telefonundan uzak olmak, whatsapp ve sosyal medya bildirimlerini kapatmak, derse katıldığımız ortamdaki dikkat dağıtıcıları uzaklaştırmak dikkatle izlemek için gereken çabayı azaltacaktır. Bu sayılanların açık olması süreçte çoklu görevler kaynaklı dikkat dağıtıcı etki yaratacaktır. Aynı anda birden fazla şey yapmaya çalışmanın (çoklu görev) bilişsel süreçlerimizi yavaşlattığı, dikkat etme, derinlemesine dinleme, yeni bilgi öğrenme ve hatırlama becerimizi ve verimliliği % 40’a kadar azalttığı unutulmamalıdır

Çevrim içi derse katılma ortamının dikkat dağıtıcılardan arındırılması, yatakta veya uzanarak değil de bir masaya uygun bir oturma biçimiyle oturarak katılmak önemlidir. Aralarda fiziksel etkinlik yapmak, örneğin beden eğitimi, müzik, görsel sanatlar gibi derslerin bilişsel yükü fazla olan derslerin arkasına konulması yararlı olabilir.

20-20-20 kuralı gereği her 20 dakikada bir gözlerin 20 saniye ekrandan farklı objelere çevrilmesi göz yorgunluğuna iyi gelebilir. İşitsel ve görsel uyarıcıların azaltıldığı “duyu diyetleri” yapılabilir. Duyu diyetlerinin olanaklar ölçüsünde bahçe, park, sokak ve hatta doğa da yeşil zaman yönetimi şeklinde olması önerilmektedir. Yine ekran başında göz yorgunluğunun temel sebebi göz kırpma ile ilgilidir. Normalde bireyler bir dakikada ortalama 15 kez göz kırparken, ekrana bakarken bu azalıp ortalama 5-7 olarak gerçekleşmektedir. Ekran kullanımı bulanık görmeye veya kuru, tahriş olmuş gözlere, boyun ve sırt ağrısı, baş ağrısı ve göz yorgunluğuna neden olabilir.  Bu farkındalık ve göz kırpma egzersizleri etkili olabilir. Ekranların ışık yansımalarından kaynaklanan parlamayı en aza indirin veya bir parlama önleyici ayarlar veya ekran gözlükleri kullanılabilir.

Kaynaklar:

1. ADJET.(2020). Managing Zoom Fatigue. (https://www.adcet.edu.au/covid-19-faqs/Staff-Support/staying-connected/managing-zoom-fatigue/, erişim: 7.10.2020)

2. Ashworth, E. (2020). Dealing with Zoom Fatigue. (https://envolstrategies.com/dealing-with-zoom-fatigue/, erişim: 6.10.2020)

3. Birkemeier, D. ( 2020). “Zoom Fatigue” Not Present With Online Training. (https://www.prosoundtraining.com/2020/06/23/zoom-fatigue/, erişim: 7.10.2020)

4. Castaneda, D. (2020). 5 Tips To Alleviate “Zoom Fatigue” During Your Classes And Meetings. (https://elearningindustry.com/how-alleviate-zoom-fatigue-during-classes-meetings, erişim: 6.10.2020)

5. Fırat, Ç. (2020). Dijital Ortamda Eğitim, Dikkat ve Odaklanma. (http://www.yankiyazgan.com/dijital-ortamda-egitim-dikkat-ve-odaklanma/, erişim: 07.10.2020)

6. Jiang, M. (2020). The reason Zoom calls drain your energy. (https://www.bbc.com/worklife/article/20200421-why-zoom-video-chats-are-so-exhausting?fbclid=IwAR3sLdKIewz77A5fp2_hMbTKQPNZU3nr7Tu8grPo_dB8QDLFiRFbLHC2HXs, erişim: 7.10.2020)

7. Kaliouby, R. E. (2020). Emotionally aware technology could help us beat Zoom fatigue. (https://www.fastcompany.com/90515714/emotionally-aware-technology-could-help-us-beat-zoom-fatigue, erişim: 6.10.2020)

8. Khan, S. (2020). 5 Tips to Combat Zoom “Fatigue” During Your Classes. https://edtechreview.in/trends-insights/insights/4167-5-tips-to-combat-zoom-fatigue-during-your-classes, erişim: 6.10.2020)

9. Qalbani, S.( September 8, 2020). Zoom Fatigue: The Reality of Online Classes. https://unewsonline.com/2020/09/zoom-fatigue/, erişim: 05.10.2020)

10. Sklar, J. (2020). ‘Zoom fatigue’ is taxing the brain. Here's why that happens. (https://www.nationalgeographic.com/science/2020/04/coronavirus-zoom-fatigue-is-taxing-the-brain-here-is-why-that-happens/, erişim: 01.10.2020)

11. Umayam, C. (2020). How to Prevent Zoom Fatigue for Students Enrolled in Online Learning Classes. (https://marketscale.com/industries/education-technology/students-teachers-prevent-zoom-fatigue/ , erişim:05.10.2020)

12. Venugopal, A. (2020). Lack of non-verbal cues, physical tiredness contribute to the phenomenon. (https://theaggie.org/2020/06/08/psychology-professor-and-students-weigh-in-on-zoom-fatigue/ ,erişim:6.10.2020)

Hiç yorum yok: